Brezilya ve Peru arasındaki Amazon ormanlarında, dış dünya ile daha önce hiç tanışmamış bir kabile bulundu. Hayatlarını avcılık yaparak sürdüren kabilenin erkekleri, fotoğraflarını çeken helikoptere mızrak ve oklarla saldırdı.
Brezilyalı Survival International kuruluş dün bu büyük keşfi tüm dünyaya açıkladı. Brezilya'da yerlilerin yaşam alanlarını koruyan kuruluş, Peru sınırındaki Amazon ormanlarının derinliklerinde daha önce hiç duyulmamış bir kabilenin fotoğraflarını yayınladı.
'Envira Yerlileri' adı verilen yaklaşık 30 kişilik grubun daha önce dış dünyayla hiç tanışmadığı açıklandı. Grubun fotoğraflarını çeken helikoptere korku ve şaşkınlıkla baktıkları görülüyor.
Çalı ve dallarla yaptıkları çadır şeklindeki barınaklarda yaşayan Envira Yerlileri, vücutlarını bitki köklerinden elde ettikleri boyalarla boyuyor.
Bu ilginç seyahatle ilgili bilgi veren Survival International'dan kabile uzmanı Jose Carlos, "Üzerlerinden uçtuk. Ve onları gördük. Onların var olduklarını ispatladık. Bu inanılmaz" sözleriyle duygularını açıklıyor.
Bilim adamlarının, henüz kabileyi ziyaret etmedikleri, sadece havadan tespit yapıldığı öğrenildi.
Tepelerinde uçan helikopteri görünce kaçmak yerine ok atarak 'savaş' durumuna geçen yerlilerin, dış dünya ile hiç bir şekilde irtibat kurmadıkları anlaşılıyor.
Survival International'a göre, Amazon'daki doğa kıyımı, yerlilerin hayatlarını tehlikeye atıyor. Brezilya'da benzer şekilde yaşayan 64 kabile olduğu belirtiliyor.
Dünya üzerindeki bu heyecan verici keşif, büyük şaşkınlık ve merak uyandırdı.
...........
Daha önce de birkaç kabile bulunmuş ve amazon ormanlarını yağmalayan bu acaip varlıkları hiç sevmeyen yerliler yerleşim yerlerini terkederek ortadan kaybolmuşlardı. Muhtemelen uygar insanın salak zannettiği bu insanlar bizlerin ne saçma ve sömürgeci varlıklar olduğumuzun farkında olduklarından ötürü uzak durup helikoptere karşı çaresizce ok fırlatıyorlar. Türlü sözde iyi niyet öncüleri,misyonerler, sağlıkçılar,antropologlar yani kısaca uygarlığı akılsallaştırıp tanımlayan ne kadar lüzumsuz adam varsda başlarına üşüşürler yine orayı terketmezlerse. Daha önce de başka bir kabile ile keresteciler görüşmek istemiş, kabile yerleşim bölgesini terketmişti.
Konuya dair örnek haberler:
Amazon Yerlilerini Yokeden Çagdas Bilim Adamlari
Tip ve Antropoloji dünyasinda yayinlanan yeni bir kitap 'bilim etigi' tartismalarini yine bizim gündemin en tepesine oturtuverdi.
Oysa artik II. Dünya Savasindaki Yahudi ve Çinli katliamlarini anlatan filmler görmekten daha yeni kurtulmus, Vietnam ve Kore konusunu ise çoktan Rambo'ya havale etmistik.
Doktorlar esirler üzerinde yapilan deneyleri savasin acimasiz kosullarina baglamislar ve çagdas dünyada bilimsel deneylerin uygulanmasinda insan haklarini tartismanin artik gereksiz bir ayrintidan öteye gitmeyecegini karara baglamislardi.
Hatta inanmayacaksiniz, naçiz yazarinizin bile adi geçen 'çagdas' ülkelerden birinde çalisirken yönettigi bilimsel çalismalardan bazilari projelerde deney hayvanlarinin kafeslerinden laboratuara getirilmesinde yeterli güvenlik kosullari saglanmadigi gerekçesiyle Üniversite Etik Komitesi tarafindan reddedilmis ve yeniden düzenlenmisti.
Ama bu ay yayinlanan gazeteci Patrick Tierney'in 'El Dorado'nun Karanligi: Bilim adamlari ve Gazeteciler Amazonu nasil yok etti?' (Darkness in El Dorado: How Scientists and Journalists Devastated the Amazon- W.W.Norton yayinevi) adli kitap ölümden baska her seyin yalan oldugunu ele güne bir kez daha gösterdi.
The New Yorker dergisi de kitaptan alintilar yayinlayinca ortalik toz duman oldu birden bire.
Sizleri daha fazla meraka gark etmeden masalimiza baslayalim hadi.
Bir varmis bir yokmus. 1968 yilinda Atom Enerjisi Komisyonu tarafindan finanse edilen bir grup genetikçi ve antropolog varmis. Bir gün bunlar Amazon'un balta girmemis ormanlarinda dolasirken medeniyetle (!) daha önce hiç karsilasmamis Yanomami kabilesine rast gelmisler.
Doktorlarin basi olan Dr. Neel ve Antropologlarin en yaslisi Dr. Chagnon'un aklina hemen parlak fikirler gelivermis.
Dr. Neel o günlerde yeni bulunan kizamik asisinin insanlar üzerindeki etkilerini görmek için mükemmel bir firsat demis kendi kendine. Yerlilerin hepsine yeni kizamik asisindan yapmis.
Ama o da ne?! Çagdas dünyanin mikroplariyla ilk kez karsilasan yerlilerin 20.000 tanesi hemen ölmez mi. Sag kalanlar ileri derecede hastalanmaz mi.
Dr. Neel çok sevinmis. Iste demis bilim bu. Insanliga hizmet için yeni bir asi daha bulduk. Bundan sonra çagdas dünyada bu basit hastaliktan kimse ölmeyecek.
Dr. Chagnon ise 'ilkel düsüncenin dogasi agresiftir' temasini sosyolojik olarak ispat etmek için ne uygun bir grup demis içinden. Yerlilerin ellerine silah verip beklemeye baslamis. Kisa zamanda yerliler birbirleriyle savasmaya baslamislar. Bir çogu ölmüs. Çok sevinmis Dr Chagnon. Yaa demis, ben söylemistim iste. Bu ilkeller böyledir.
Bununla da yetinmemis bizim doktorlar. Radyasyonun insan üzerindeki etkilerini de arastirmak istemisler. Ne de olsa parayi Atom Enerjisi Komisyonu veriyormus ya.
Radyasyonun bizim Yanomamiler üzerindeki genetik mutasyonlarini incelemisler. Kanlarini alip tahliller yapmislar.
Isleri bitince de Venezuela'nin vahsi ormanlarini birakip kendi uygar dünyalarina geri dönmüsler. Geride kalan bir kaç sag yerliyi de dogal ortamlarinda kaderlerine terk etmisler.
Böylece bizimkiler ermis muradina, yerliler zaten çoktan kerevette…
Ama gel zaman git zaman ekipteki gazetecilerden biri vicdan azabina dayanamayarak yasadiklarini itiraf etmek geregini duymus ve bir kitapta olanlari anlatmis.
Masalimiz burada bitiyor. Bundan sonra ise gökten elma yagmaya basliyor...
*****
Simdi olayi iki yönlü degerlendirelim:
Prof. Neel çok ünlü bir genetikçi. Amerikan Bilim Akademisinin üyesi, Michigan Üniversitesinde yillarca çalismis bir bilim adami. Akdeniz anemisi, orak hücreli anemi ve sitma konusunda bir çok arastirmanin ve bulusun sahibi. Maalesef geçen Subat ayinda vefat etmis.
Dr. Chagnon ise California Üniversitesinde Antropoloji alaninda Ordinaryus profesör. Kendi dalinda bir çok ödülün sahibi. Artik emekli olmus.
Bilim dünyasi bu iddialar karsisinda beklendigi gibi ikiye bölündü. Dr. Chagnon ve grubundaki bazi bilim adamlari kizamik asisini o yillarda kabilede bir salgin oldugu için kullandiklarini ve bir çok Yerlinin hayatini kurtardiklarini belirtiyorlar.
Kizamigin salgin halinde bile 20.000 kisiyi öldüremeyecek bir hastalik oldugunu belirtip, kullanildigi söylenen asinin halen piyasada olmasini kanit olarak gösteriyorlar (www.anth.ucsb.edu/chagnon.html). Bütün bunlarin deli saçmasi oldugunu ve bir tür karalama kampanyasi oldugunu söylüyorlar.
Ama Dr. Chagnon Yazar Tierney ile karsilikli tartismak için davet edildigi bir T.V. programina 'mahkum edilecegimin kesin oldugu bir yere gitmem' diyerek katilmamis.
Yazari destekleyenler ise yine iddialarin yöneldigi doktorlarin çalisma arkadaslari. Ayni gruptan Dr. Turner ve Sponsel, Neel ve Chagnon'un o zamanlar 'üstün insan genine' inandiklarini ve lider olan Yerlilerden genetik sifreleme yapmaya çalistiklarini belirtiyorlar.
Venezuela hükümeti ise Yerlilere asi yapilmasi ve kan alinmasi için izin alinmadigini belirterek sorusturma açmis. Bu konuyu insan haklarina bir saldiri olarak görüyorlar ve gerekli yerlere de basvurmuslar.
Uluslararasi Antropoloji Konseyi önümüzdeki ay bu konuyu tartisacak.
Velhasil konu çok derin ve uzun. Son bir hafta içinde prestijli tip dergilerinden Lancet, Amerika ve Ingiltere'nin önemli gazeteleri New York Times ve Guardian'da onlarca makale çikti.
Tartismalar devam ediyor. Öyle kolay kolay da bir çözüm bulunacak gibi degil.
Iddialar yalan bile olsa herkesin kafasi karisti bir kere. Gazetelerde komplo teorileri üretilmeye baslandi hemen. Zaten bu gazetecilerin eline düsmeye gör.
Hani benden duymus olmayin ama dedikodulardan uzak kalmayin diye azicik yazayim. Mesela AIDS virüsünün de yapay olarak savasta kullanilmak üzere olusturuldugu ve benzeri bir deney esnasinda kontrolden çikarak basimiza bela oldugunu söyleyenler mi ararsiniz, yoksa Amerikalilarin insan deneylerini öncelikle Afrika'daki izole toplumlarda uyguladigini iddia edenler mi..
Amazon yerlileri tehlike altında:
Mahkeme, bir kereste şirketinin Amazon ormanlarının Bolivya sınırındaki ağaçları kesmesine izin verdi. Bölgede modern dünya ile henüz hiçbir iletişim kurmamış son Amazon yerlilerinin yaşıyor olması, mahkeme kararına tepki gösterilmesine neden oldu.
Dünyanın akciğerleri olarak nitelendirilen Amazon ormanlarındaki ağaç katliamı rekor düzeylere ulaştı.
Ormanla birlikte sadece bu bölgeye özgü bitki örtüsü ve hayvanlar değil, bölgede modern dünyadan uzak yaşayan son yerliler de yokolma tehlikesiyle karşı karşıya.
Brezilya Yüksek Mahkemesi, buna rağmen bir kereste şirketinin, Amazon ormanlarının Bolivya sınırındaki “Mato Grasso” adı verilen bölümünde faaliyetlerini sürdürmesine izin verdi.
“Sık orman” anlamına gelen Matto Grasso ise, avcılık ve toplayacılıkla yaşamlarını sürdüren ve varlıkları 1987’de belirlenebilen bir kabileye evsahipliği yapıyor.
Brezilya’da Amazon ormanlarında yaşayan kabileleri yerel ve yabancı şirketlerden korumaya çalışan “Yerel Kabileleri Koruma Vakfı” 2001’de mahkeme kararıyla bu bölgenin koruma altına alınmasını sağlamıştı.
Fakat Yüksek Mahkeme, bu bölgede ağaç kesme faaliyetleri yasaklanırsa ilgili firmanın büyük zarara gireceğini gerekçe göstererek, modern dünyayla hiç tanışmamış son kabilelerden birinin de sonunu hazırlamış oldu.
YERLİLER BÖLGEYİ TERKETTİ
Amazon Kabilelerini Koruma Vakfı yetkilileri, 1987’de varlıkları ilk kez belirlendiği zaman bu kabileyle iletişim kurmak üzere yetkililerini bu bölgeye göndermişti. Ama yabancıların yaklaştığını anlayan kabilenin kamplarını apar topar terkettiği belirlenmiş, bir daha da Mato Grasso yerlileriyle iletişim kurulamamıştı.
Amazon Kabilelerini Koruma Vakfı Yetkilileri, Yüksek Mahkeme kararının, modern dünyayla tanışmayı reddeden bu yerliler için bir soykırım kararından farksız olduğunu belirtiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder